Saturday, September 29, 2012

Optimum Şifa Gücü İçin 2. Hafta


2. Hafta:

Proje:

İçme suyumuza dikkat ediyoruz, çeşmeden geliyorsa test ettiriyoruz, eğer kirli ise reverse osmoz gibi temizleyici filtreler taktırıyoruz. Plastiklerde sert plastiği tercih ediyoruz.

Diet:

  • Bu hafta  iki kere omega 3'ü bol olan balık (yaban somon -sockeye, sardalye, ringa balığı) yiyoruz 
  • İki kere brokoli (buharda beş dakika pişirilmiş olanı hem sindirim hem yarar açışından en iyisi)
  • Esmer ekmek tüketiyoruz. 
  • Kahve yerine yeşil çay (en iyi anti oksidan ve enerji vericilerden biri)
  • Soya ürünleri tüketmeye başlayabiliriz. (Doktor Weil kanser önleyici özelliğinden dolayı soya ürünlerini hararetle tavsiye ediyor ama bazı karşı görüşler için önceki yazıya göz atabilirsiniz.)


Manevi ve fiziksel:

  • Bir parka, deniz kenarına, ormana gidip orada hiç bir şey yapmadan kalabildiğimiz kadar kalıyoruz. Sadece oranın enerjisini hissediyoruz. 
  • Nefes izlemesi: Günün beş dakikasını nasıl nefes alıp verdiğinize odaklanarak geçirin. Bu geçen haftanın egzersizi idi. Şimdi bir de nefes vermeyle başlayarak 10 nefes alıp veriyoruz. Nefes vererek başlanan nefesler daha derin alınıyor.. 
  • Bu hafta 5 gün 15'er dakika yürüyoruz. Yürümenin faydalarını unutmuyoruz. . 
  • Bir gün boyunca haber izlemiyoruz. (Ben bunu 10 senedir yapıyorum yaklaşık haber kaynaklarım bağımsız internet yayınları. Ben bunun yerine bir gün boyunca facebook ve email açmıyorum)
  • Görsellemelerde sizi en rahatlatan ya da sizde yoğun hisler uyandıran imgeleri düşünün, bunları gün içinde ara ara aklınıza getirin. Görsel terapide sizin için önemli imgeleri kullanabileceğiniz için bunların pratiğini yapmak gayet yararlı. 
Üçüncü hafta da yakında geliyor...

Fotoğraf: Urla -Yörük 2008 Beni en rahatlatan manzaralardan biri

Friday, September 28, 2012

Soya konusu...


Evet, soya konusuna gelirsek... Farklı görüşler var bu konuda farklı kaynaklardan. Andrew Weil öve öve bitiremiyor soyanın faydalarını. İkinci haftayı yazdığımda zaten ortaya çıkacak onun fikirleri. Nagel ve Price ise tüketiminin zarar bile getirebileceği durumlardan söz ediyorlar. Bir ziraat mühendisi olan babam ise, artık bütün soyaların GDO'lu olduğunu ve  bu değişimden dolayı zararı varsa uzun bir gelecekte öğrenebileceğimizi söylüyor. Ben soyayı seviyorum. Weil'ın diyetine ilk başladığımda hayli de tükettim. Ancak örneğin Nagel Soya sütündeki östrojenin zararlı olabildiği noktalara dikkat çekiyor. Dişler için de pythic asit barındırdığı için yenmemesi gerekenler arasında..

Benim soya ürünleri ile ilgili sorunum ise fazlaca işlenmiş olmaları, yalnızca paketlerde olması ve ham olarak edinemiyor olmamız. Tüm bu saydıklarım birleşince soya sütünü kullanmamaya, soya ürünlerini seyrek tüketmeye karar verdim. Sanırım beslenmede en önemlisi çeşidi arttırıp her şeyden biraz da olsa yemek ve biraz da vücudumuzu dinlemek. Siz ne diyorsunuz?

Şekersiz beşinci gün...<3

Fotoğraf: Urla-2008, Eski evin üstündeki tarla, Benim hayalimdeki ev 

Wednesday, September 26, 2012

Şekersiz Günler

Bu gün hiç bir şeker kaynağından şeker almadığım 3. gün. PMS'ime rağmen çikolata yemeyip çok daha rahat günler geçirdiğimi itiraf etmeliyim. Gerçi bu 7 günün bitip kendime gerçek bitter çikolata yiyebilme iznini vereceğim günü de iple çekiyorum. Neyse ki kızarmış ekmekle tereyağı menüme yeniden girdi de atıştırma olarak kullabileceğim bir şey çıktı. (Tereyağı Weil'ın diyetinde yasaklılar arasında değil margarinler gibi ama ne kadar az yerseniz o kadar iyi. Nagel ise çok büyük destekleyicisi tereyağının.) Tabi herşeyi modere ederek yemek en iyisi...

Bitter çikolata demişken, diş çürüğünü iyileştirme kitabında kakaoya karşı bir duruş var. Kakaonun içinde phytic asit diye bir madde varmış bir çok tohumda olduğu gibi ve bu asit, Nagel'e göre, diş çürüklerinin oluşmasına neden olabiliyormuş. Belli bir işlemden geçmeyince de (uzun süre suda bekletilmek gibi)  bu asidin miktarı hep yüksek olarak kalıyormuş. Kahve için de aynı şeyi söylüyor. Ancak ben kahve kısmını ve bu 7 gün geçtikten sonra kakao kısmını uygulamayı düşünmüyorum. Alkol alımını çok aza indirmek (alkol şekere dönüşüyor vücudumuzda çünkü) ve işlenmiş şekeri ve unu kesmek bence zaten tüm vücudun şifalanmasında bir sıçrama yaratacaktır.

İşin ilginç yanı ne ama biliyor musunuz? Çok yorgun hissettiğim dün akşam haricinde, açlık hissim çok daha azaldı. Şeker yenmediğinde oluştuğu söylenen yan etkilerden biri. Ne güzel bir yan etkiymiş. Vücudunuz çalkanan hormon seviyeleriyle uğraşmadığı için gününüz daha bir sakin ve iştahınız daha bir yerinde ve sabit oluyor. Şeker yakmak yerine de yağ yakmaya başlıyorsunuz. Bakalım kalan günler daha neler gösterecek.

Önümüzdeki günlerde Nagel ve Weston Price Derneğinin biraz da haklı bulduğum soya karşıtı çalışmalarından ve fikirlerinden bahsedeceğim ve tabi diyetin ikinci haftası da geliyor..

Fotoğraf: 2008 Bağbozumu-İzmir, pekmez yaparken...


Monday, September 24, 2012

Diş Çürüğünü İyileştirmek


Diş Çürüğünü İyileştirmek (Cure Tooth Decay -Ramiel Nagel) diye, sevdiğimiz arkadaşımız, şifa uygulayıcımız, sevgili Lale'nin bana verdiği kitabı dün itabarı ile okumaya başladım. Bir anda yeni öğrendiğim onlarca şeyi sorgulamaya başladım.

Hiç bir zaman vejeteryan ya da vegan olabileceğimi düşünmedim ama hiç bir zaman matematik felsefesinde doktora yapacağımı da düşünmemiştim. Kendimiz hakkındaki düşüncelerimizi kısıtlamaya gerek yok ama hala veganlıkta ve vejeteryanlıkta bana doğal gelmeyen bazı şeyler var. Vegan ailelerin bebeklerini emzirmemelerini ve balık yememeyi aklım almıyor. Ama herkes için her şey farklı etki yapıyor. Eminim ki balık yememenin fayda ettiği kişiler de vardır...

 Nagel'ın kitabı bazı şüphelerimi doğruladı. Bir önceki yazımda süt ürünlerini kesince kendimi daha iyi hissettiğimden bahsetmiştim. Nagel'e göre süt ürünleri tüketildiğinde bizim rahatsız hissetmemize neden olan faktör pastorize edilmiş olmaları, yani süt ve süt ürünlerinin kendileri değil. Bu nedenle şimdi şöyle bir şey deneyeceğim. Ot yiyip, yaylada dolaşan hayvanların sütlerinden bulup en azından kefirle deney yapacağım. Bakalım dişlerimdeki çürük ya da hassasiyet geçecek mi.

Okuduğum doğal beslenme kaynaklarında birbirine ters düşen bilgiler üzerinde daha düşünmem lazım. Buraya da sonra yazacağım düşüncelerimi. Ancak hepsinin ortak ve hararetle söylediği şey: şekerden ve beyaz undan kesinlikle uzak durun! Kandaki şeker seviyesinin devamlı inip çıkması vücudumuzdaki minerallerin kaybına ve bazı hastalıkların, çürük de için de olmak üzere, oluşmasına neden oluyor. Bu gün itibarı ile sigarayı bırakır gibi şekeri bırakma işine kalkıştım. Bu durumda 7 gün boyunca, şeker içeren meyveler de dahil olmak üzere, hiç bir şekilde şeker tüketmiyorum. Hatta Nagel, çürükler iyileşene kadar ya da dişlerdeki hassasiyet geçene kadar tamamen şekerden uzak durmayı öneriyor. 7 gün içinde ne hissettiğime bakarak bu süreci uzatmayı deneyebilirim. Bakalım şekersiz yenecek neler bekliyor beni..

Bu konuyla ilgili diğer İngilizce kaynaklar:
Benefits of Vitamin K2
The Weston Price Foundation

Fotoğraf: 2007-Karaburun sahilleri

Sunday, September 23, 2012

Optimum Şifa Gücü İçin 8 Haftalık Program


Ben bu programa (Andrew Weil, Spontenous Healing ) bir süre önce burda bahsedeceğimden çok daha sıkı bir şekilde başlamıştım (şeker, süt, et ve un yemeden). Ama şimdi biraz daha rahat bir şekilde sindire sindire, neyi niye yaptığımı hatırlayarak, bilerek 8 haftalık beslenme ve güçlenme programını baştan uygulamaya karar verdim.

Sütü ve süt ürünlerini kesmek beni vücut olarak çok daha iyi hissettirdiği için sütsüzlüğe devam edeceğim -ara ara peynir ve sütlü tatlı yiyorum ama her günkü beslenmem içinde değiller-..Sütü kesmek eklemlerdeki şişliği önlüyor ve benim sağ dizimde 18 yaşımdan beri süre gelen ara ara şişmeler sanki azalmakta... Daha önceki bir yazıda  da dediğim gibi kendinize en iyi geleni gene kendiniz bulacaksınız. Size neyi yemek iyi neyi yemek kötü geliyor vücudunuzu dinlerseniz o size söyleyecektir zaten.

1. Hafta:

Proje:

 Mutfağınızda zeytinyağından başka yağ kullanmamaya çalışın. Özellikle margarinler çöpe.. Zeytinyağının sızmasından almaya çalışın.

Diet:


  • Bu hafta en az  bir kere omega 3'ü bol olan balık (yaban somon -sockeye, sardalye, ringa balığı) yiyoruz (Çitflik balıklarından hem çevreyi kirlettikleri için hem de antibiyotik barındırdıkları için uzak durmak en iyisi). Balık yemiyorsanız omega 3 bakımından zengin diğer  besin kaynakları: semizotu ceviz, keten tohumu ve chia tohumu. Omega 3 bağışıklık sistemini en çok güçlendiren yağlardan, kanser önleyici, şişkinliği azaltıcı, hücrelerde ve dokulardaki dejeneratif değişmeleri önleyici etkilere sahip.
  • En az bir kere brokoli (buharda beş dakika pişirilmiş olanı hem sindirim hem yarar açışından en iyisi)
  • Sabah kahvaltısında vitamin C (ben bazen yarım limon sıkıp içiyorum, Weil 200 mg tamamlayıcı tabletleri öneriyor).
  • Ögle yemeği ile birlikte Selenium (200 mg) ve Vitamin D (400 UI).
  • Cartenoids ve Coenzim Q10'u da takviye olarak yemeklerden ya da tabletlerden almaya çalışıyoruz.  Cartenoid en çok havuç, şeftali, kayısı, bal kabağı, tatlı patates ve mangoda bulunuyor. Kanser önleyici özelliği nedeniyle çok önemli bir sırada cartenoidler. Coenzim Q10 de balıklarda. 


Manevi ve fiziksel:


  • Eve güzel çiçekler alıyoruz. (Programın en sevdiğim kısmı!)
  • Nefes izlemesi: Günün beş dakikasını nasıl nefes alıp verdiğinize odaklanarak geçirin. Hiç karışmayın nefesinize, nasıl nereye kadar alıyorsunuz, burnunuzdan girişi ve vücudunuzdan geçişinden, verdiğiniz ana kadar dikkatinizi nefesinizde tutun. Arada dikkatiniz kayarsa önemli değil, tekrar nefesinizi izlemeye geri dönün...
  • Bu hafta 5 gün 10'ar dakika yürüyoruz. Yürümenin faydaları saymakla bitmiyor. Yürümeyi alışkanlık edinmek kendinize vereceğiniz en iyi hediyelerden biri. Alman sağlık medyaları koşmanın yerine yürümeyi koymaya kararlılar. Eklemleri iyileştirmesi, kronik baş ve sırt ağrılarına iyi gelmesi, günlük stres seviyesini düşürmesi en önemli yararlarından. 
  • Kendiliğinden iyileşen hastalıklarımızın, yaralanmalarımızın listesini yapıyoruz. İyileştirmeyi hızlandıracak bir şey yaptık mı not ediyoruz..
İkinci hafta da yakında geliyor...

Saturday, September 15, 2012

Zencefilin Faydalari


Sporcular ya da düzenli spor yapanlar kaslarını nasıl geliştirecekleri ve bunun için ne yemeleri gerektikleri konusunda genelde bilgi sahibidirler. Bir de iç organları geliştirmek için yiyip içebileceğimiz şeyler var, ama "gözle göremediğimiz bir şeye önem verememe" alışkanlığımızdan dolayı, sanırım, bu konuya ilgi henüz o kadar yok.

İç organları geliştirmek için kullanabileceğimiz toniklerden biri de zencefil. Zencefilin faydaları say say bitmiyor aslında ama en önemlisi anti-kanserojen etkiye sahip olması. Yediğimiz besinlerin içindeki doğal ya da yapay toxinleri nötrleme özelliğine sahip. Yani dolaşım sistemininin gelişmesine katkıda bulunup bazı kanser yapıcı karsinojenlerin DNA mutasyonuna sebep olmasını engelliyor.  Ayrıca şişkinlik karşıtı bir etkisi olduğu için romatizmal eklem ağrılarına da iyi geliyor. Mide çeperinin korunmasında etkili, sindirime yardımcı. Kuru ve taze formlarını değiştire değiştire tüketmek en iyisi. Çünkü etkilerinin farklı olduğuna inanılıyor. Kuru olanın  anti-inflammatory etkileri daha fazla örneğin. Taze olan ise proteinlerin emiliminde daha çok yarar sağlıyor.

 Genel olarak ikisi de baş dönmeleri, araba ve deniz tutmalarına karşı işe yarıyor, ulsere karşı koruyucu etkiye sahipler ve bağırsak parazitlerine karşı çalışıyorlar. Vücuttaki eicasanoids'leri etkileyerek doğal iyileşmeye ve bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı oluyor.   Ben en çok tavuk ve soya ürünlerini sebzelerle tavada pişirirken biraz zencefil eklemeyi seviyorum, bir de çayı çok lezzetli oluyor. Kaynamış suya bir kaç dilim atıp bir beş dakika daha kaynatıyorum, sonra keyifle içiyorum. *

*Kaynak: Spontenous Healing - Andre Weil